3 Mart 2012 Cumartesi

   Masamı pencerenin önüne çektim. Tabii bu cümle ki kadar basit bir eylem değildi, bir kere kockoca  bazası bir yığın kullanılmayan bundan sonra da kullanılmayacak olduğunu bildiğim halde atamadığım eşya ile tıka basa dolu, ağır mı ağır yatağı itmek gerekiyordu, onu itebilmek içinde önünde yığılı duran bir yığın başka eşyayı daha odanın dışına çıkarmak, sonuçta hah şimdi bel tutulacak diye diye ama yinede vazgeçmeden bütün bir gün didindim durdum. Sonuç, evet masayı camın önüne aldım, diğer tarafına yatağı, bu arada kitaplığı da masanın yanına alacaktım ama yorulmuştum, pes ettim ve geçip oturdum sadece. Bir de baktım ki, aylardır silinmeyen camnların gölgeli griliğinden görünen apartmanlarla dolu bir tepe sadece. Hiç ilham verici değil yani. Birde aşağıdaki kavşağın bir kenarında duran yaşlı bakım merkezi görünüyor. O kadarcık. Bazen yolunu şaşırmış bir kaç martı. "Ve adamla kadın atlarına binip yemyeşil vadide ilerlediler". Filmin son sahnesi. Bu da hayat mı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder