31 Ocak 2014 Cuma

Birşey hatırlamıyorum diye düşündü kadın. Bir zamanlar buradaydı, bu ırmağın kenarında, tam da denize döküldüğü noktada, taşların üstünde ağır, hüzünlü bir konuşma. Yinede hatırlamıyorum. Belki denizin, dalgalı olduğunu ve soğuk bir sonbahar günü olduğunu. Dalgaların sahildeki iri taşlara vuruşu kendini. Kadın oturuyordu. Adamda galiba. Denizin kurşuni rengine bakıp içi üşüyordu, ve korkuyordu gelecekten. En çok bunu hatırlıyordu o ana dair. Belirsizliğin korkusu. Kendini savrulmuş hissediyordu. O an ki halini ve ilerleyen günleri düşününce gülümsedi kendi kendine. Keşke geleceğe dair bir ipucu olsaydı da o kadar mutsuz hissetmeseydi kendini. Kendi yoksunluğuna acıdı. Yinede hatırlamıyordu. Ne adamın kim olduğunu, nede konuşmalarını. Sadece sıradan bir ayrılık sahnesi gibi geliyordu, oysa hayatının devamına bakınca başka birşeyler olması gerektiği fikrine kapılıyordu. Bir daha çok uzun yıllar bu kente dönmemişti. Ve Bu ırmağın küçük kollarından birinin geçtiği vadideki eve de.

28 Ocak 2014 Salı

Kış. Günlük rutinlerine ara verip, kendini annenin ılık, pencerelerinden deniz taşan evine bırakmak. İş kaygısı, Yetişme kaygısı, bir yerler geç kalma kaygısı. Bütün bu sakinliğe birde grip eklenirse, alt kattaki yumuşak kanepeye uzanıp günboyu, hafif ateş ve arada ıhlamurlar eşliğinde kendini bırakmak, daha güzel bir ara olabilir mi. Kuzumun zamane ergenlerinin dinlediği müzikler eşliğinde attığı çığlıkları bir yana koyarsak derin bir sessizlik hali, kuşatan, şefkatli sessizlik. Yanımda dizdiğim kitaplarla sarıldığım battaniye. (Elektrikli battaniye sevgili etkisi yapar, elektirikli olmayan?) Herşeyi usulca ertelemek.

12 Ocak 2014 Pazar

Sevgili telve,
Hayat bir bumerang misali insanı ileri doğru savurup sonra da sert bir u dönüşüyle gerisin geriye çarpacağın ilk çıkış noktana döndürüverirken, vertigodan mı, gripten mi bilinmez, kanepeme çakıldım kaldım. Ne diyorsun diyor yaşlı bir teyze. Ne diyeyim? Ne diyorsun yani? Ne bileyim. Ben ne dediğimi biliyormuyum. Bırak konuşayım. Sen hem duyma, hem anlama hemde ben konuşmuş olayım. Olmaz mı ki.

9 Ocak 2014 Perşembe

Olayın bokunu çıkardım desem yeridir. Yıktım psikolojiyi eyledim viran, kaptırdım kendimi tayinle gidiyorum aman. Önce sakin bir şekilde buralardan gideceğimizi  anlatmaya kalktım kıza. Kaygıya dönüşmesin, aman sarsılmasın etmesin derken onca tasarlanmış cümlelerin ardından kendimi youtube eşliğinde "burdan gidek ürgüpe göçek" şarkısını söylerken parmaklarımı şıkırdatırken buluyorum. Kızım sakince yüzüme bakıyor, ve bu keyifli halime hayra yorduğundan olsa gerek sessizce ve pek içten "galiba değişiklik iyi gelecek" diyor.