18 Kasım 2016 Cuma

  Güzelim yüzünde göz yaşları incecik bir yol bırakarak yanaklarından süzülürken, "ama seni o kadar beğeniyordum ki, sen olmak istiyordum anne. şimdi böyle hissetmiyorum" diyor. Sarılıyorum. Tabii ki böyle olacak tatlım diyorum. Büyüyorsun, benden farklı tercihlerin, isteklerin, tarzın olacak. Herkes senin yaşlarında ebeveynini eleştirmeye başlar. Evet beni beğenmeyeceksin, bu gelişimin bir parçası, doğal olan."
"ama söylermisin, birşeyi benim kadar istersen yapmak için herşeyi göze almazmısın şuan?"
"bilmiyorum. yaşlanmanın getirdiklerinden biri de hiçbirşeye çok fazla istek duymamak. senden farklı olarak yoğun duygular hissetmiyorum hayata karşı."
Yüzüme bakıyor anlamaya çalışarak. Ne kadar sinir bozucu bir anne olduğumu düşünüyorum içimden. İnsan böyle bir anneyle nasıl sağlıklı bir çatışma yaşayabilir ki. Evin içi ile dışı bu kadar farklı olursa nasıl kendimizi uzaylı gibi hissetmeyebiliriz ki.

3 Kasım 2016 Perşembe

     İnsan kendini bazen ölesiye kayıp hisseder. Kaybettiği kişi mi, duyguları mı, zaman mı. Her şey uzak bir geçmiştedir, ve elinden hiç bir şey gelmez.