9 Mart 2012 Cuma

Bloglar arası dolanırken, ve yine şizofren perinin ensesi ile karşılaşmaktan korkarken, takılıp kaldığım bir blogda "ah nalet mesleğim" diye yorum yazmıştım. Blog sahibi, "evet, ah lanet mesleklerimiz" diye düzeltmiş. Oysa ben bu sevimsiz mesleği seviyordum da değil mi? Tembel, mutsuz bir çalışana dönüşmeden önceki günlerde işimi doğru düzgün yapmaya bile çalışıyordum. Hala bazen, sabaha karşı bir vakitte sıkıntı ile uyanıp, ya o tebliği yanlış mı hatırlıyorum, hata mı yaptım diye mevzuat karıştırdığım da oluyor ama genelde, yumurta kapıya dayanmadan hiç bir şey yapacak gücü kendimde bulamıyorum. Dönüp de hayatıma baktığım zaman pek bir karşılık beklemeden veren annem dışında karşılığını veren, hatta benim verdiklerime oranla fazlasını veren tek şey işim olmuş. Ve ben de "nalet mesleğim" diye yazabiliyorum. Bir kadının hayattan bekleyebileceği ne varsa bana işim vermiş. Bu bir genelleme olamayacak olsada, benim beklentilerim ve benim işimle ilgili olsa da, yaptığım düpedüz nankörlük mü? Sanırım. İnsan işine saygı duymalı. Utandım, titredim, ve kendime geldim. Bir kez daha, bana 3cü sayfa hikayesi olmama şansı tanıyan  mesleğimi sevdim, öptüm, kokladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder