14 Nisan 2011 Perşembe

Şimdi burda olmakla gitmek arasında ki anlamsız çelişkinin beni hissizleştirmesine izin vererek kanepemde uzanıyorum. Sevdiğim basit, sakin bir melodi yayılıyor odaya, içimde incecik bir sızı. Uyandığım rüyadan kalma. Karman çorman şekiller, az bildiğim, çok iyi tanıdığım yada daha önce yüzünü bile görmediğim bir sürü insanı gördüğüm, kabusa kaçan, sıkıntılı rüya, tuhaf mekan. Mekanlar hep tuhaf olur rüyalarımda. Evler, birbirinin içine geçmiş odalar, labirentimsi koridorlarla doludur, tuhaf balkonları, gotik camları olan, insanın  kendini bir oyunun içinde hissettiği, gerçek olmadığını bildiği ama bu haliyle keyif veren. Uzundur görmediğim bir arkadaşın loş, geniş odalı evindeydim rüyamda, ev sahibi arkadaşım, annesi, annesinin neşeli şişman arkadaşları ve sarışın hoşça bir kadın olan kız arkadaşı da evdeydi. Odalarda gezip duruyordum, duvarlarda bir sürü yarım kalmış  şekil, resim, garip fotoğraflar vardı. Birkaç balkona çıktım, ama dışarısı hiç görünmüyordu, soyutlanmış havada asılı kalmış gibiydi ev, dış manzarası yoktu. Arkadaşım birşeyler anlatıyordu uzun uzun, kız arkadaşı ilgiyle dinliyordu, ben ilgiyle duvardaki şekillerden birine bakıyordum, aslında bir yerlere geç kalıyordum, çıkmam gerekiyordu, ama ev sahibinin tamda çok anlamsız bir anda çıkmaya niyetlendiğimi ima eden tavırları yüzünden çıkma anımı kestiremiyor, kıvranıyordum. Niye sonra anne ve şişman arkadaşları gülüp, 18'lik gençkız neşeleri ile oldayı doldurdular, bana birşeyler sordular, , hala evden çıkmam gerektiğini düşünüyordum ama bu seferde böyle keyifle sohbet eden anneyi bölmekten korkuyordum. Nihayet anne ve arkadaşları da çıkarken fırsatını bulup bende çıktım, ama dışarısı tamamen yabancı bir semtti, otoyol ve devasa köprülerin olduğu, çok büyük binalarla bomboş kaldırımlarla dolu. Yürüdüm. Kızımı bir yerlerden almam gerekiyordu, ama almam gereken okul binasını bulamıyordum, kaygı ve sıkıntıyla insansız sokaklarda yürüyemeye devam ettim, gittikçe artan geç kalmışlık duygusuyla.  Uyandığımda kanepemde uyuyakalmıştım, gece yarısını çoktan geçmiş saat, halojen lambanın gereksiz net aydınlığı içinde yorgun düşmüş bir halde.