15 Ekim 2020 Perşembe

 

    'Gönül Yarası'nın en çarpıcı konuşması kızının Nazım hoca ile yaptığı değil midir. Onbeş yıl sonra filmi tekrar izleyip tekrar hüzünlenirken, ne kadar sahici olduğunu düşünüyorum. Bir hafta önce arabada, bir otobüs terminalinin boş park yerinde, Ankara'dan gelecek otobüs gecikmiş, beni kaygılarımla ve yorgunluklarımla baş başa bırakmışken günün kaçıncı sigara paketini açmıştım, 'On'u beklerken. Otobüsten inişi, ağır ağır yürüyüşü arabaya doğru, bakınca bu adamın bu arabaya sığmayacağını düşündüren  devasa sevgili. Filmin en yakıcı cümlesi “bir üçüncü yol yok mudur?” o zamanlar en çok dikkatimi çeken anıyken, şimdi, Nazım hocanın kızının gözünden eleştirilirken kurulan cümlelerine takılıyorum. Çok vatansever bir öğretmen olduğu için kendi kızını ihmal eden yaşlı adamı için için yadırgayan seyirciler, yıllar içinde değerleri uçup giden saldım çayıra mevlam kayıra hocalarla, özel sektörün zalim tüccar zihniyeti altında öğrenciye değil de veliye hizmet veren hocalarına dönüştüğünde mutlu oldular mı ki. İyi mi böyle?. Bir hafta önce bu saatlerde. On, dört ay sonra yanımda, sağ koltukta oturmuş, sigaramı yakmış, eli elimde, gece, istanbul, yol. Hayat bana daha ne verebilir ki?