23 Aralık 2013 Pazartesi

   Kadının sesi telefonda "hastayım" diyor. Bense  sesin bu kadar canlı çıkabilmesine şaşırıyorum yine. Pazar günü bezginliği tüm bedenimi sarmış, kendimi koltuğa bırakmış uyukluyorum. Arada evin rutin sesleri kulağıma herşey normal diyor, çıtırın şakıması, kızımın koşturması, televizyonda bitmek tükenmek bilmeyen politik tartışmalar. Yorgunum. Hiç bitmek bilmeyen bir yorgunluk hissi. 
"Yürüyorum. Bazen dört beş saat"
Gece rüyamda yürüdüğümü görüyorum, karadeniz otobanında, bir ilçeden diğerine, bir yanımda gri karadeniz, diğer yanımda ormanlık dağlar, ıssız yolda saatlerce yürüyorum, sonunda küçük bir bakkal görünüyor, içeriye girip birşeyler alıyorum. İçerdeki küçük kız bana buralara özgü bir içecek veriyor, saklamış, sadece dışardan gelecek biri için, gülümseyip alıyorum, içmeden bir sonraki ilçeye doğru yürüyorum. Dağlar, deniz ve bomboş uzun yolda arada geçen tek tük arabalar. Ne kadar yürüyeceğimi bilmeden. 

9 Aralık 2013 Pazartesi

O zaman üşüyordum ve sokağın kıyısında bir yerde durmakta olan adama bakıyordum. Adam paltosunun yakalarını kaldırmış, beklediği her neyse umudunu yitirmiş, çatık kaşlarıya boynuna sardığı atkıya nefesini vererek ısınmaya çalışıyor gibiydi. Bense artık ısınamayacağıma emin olarak yoldan geçen arabalara bakıyor, boş bir taksi bulamayacağımı bile bile bekliyordum. Yürümek istemiyordum. Oysa gideceğim yere yirmi dakikada yürüyebilirdim, ve bu saçma bekleyiş yirmidakikadan çok daha fazladır sürüyordu. Donmuş parmaklarımı cebimin içinde oynatarak gökyüzüne baktım. Soğuk beyaz bulutların tamamen kapladığı sakin bir gün ortası. Neden bu kadar soğuk. Beynim vücuduma komut vermeyi reddediyor, bana bile direniyordu. Hadi söyle ayaklarım kımıldasın. Ayaklarını oynat de.
Çok sonra önümde duran arabanın aralanan camından tanıdık bir yüz belirdi. Adıma bir de hanım ekleyerek bana seslenen sürücünün ne dediğine aldırmadan kapıyı açtım ve kendimi içeri attım. Adam bana baktı, kendimi sokaktan, soğuktan kurtarabildiğim için yarım bir gülümseyişle. Arabanın içindeki sıcaklığın oturduğum koltuğun yumuşaklığının etkisiyle bilincim tekrar bulanmış olarak kendimi "taksi bulamadım" diye mırıldanırken buldum, yüzüm sızlıyordu.