28 Şubat 2013 Perşembe

Sevgili Telve,
Şubatın son günleri. Güdük bir aydır bilirsin. Sen sever misin bilmem. Bana hep tadsız tuzsuz gelmiştir. Bir kere kıştır ama hava ısınır biraz, Ocak gibi soğuk değildir, Mart gibi de. Hatta bazen öyle ısınır ki, bahar geldi sanırsın  hava soğumayacak, doğa bile uyanmaya başlar hafif bir silkinmeyle. Aldanıştır bu. Düpedüz. Böylesi bir aldanış da er ya da geç cezalandırılır elbette. Mart esaslı bir aydır çünkü. Okuduğum kitabı bitiremedim bir türlü. Kadere Karşı Koy A.Ş., çok da eğlenceli aslında. Arada burnuma dayayıp kitap kokusunu içime çekiyorum ama bu halde bile ilerlemiyor.

20 Şubat 2013 Çarşamba

"Yaşıtlarımdan hoşlanmıyorum. Onlara bakıyorum, kendime bakıyorum, hiç bana benzemiyorlar. Sanki benden yaşlılar. Sürekli bir yerleri ağırıyor, sızlanıyorlar, bende kendimi dinlemeye başlıyorum o zaman, ağrılarımı fark ediyorum. Halbuki onlarla konuşmasam belki de hiç fark etmeyeceğim, yada önemsemeyeceğim. Bir de menapoz hikayeleri var, sıcak basıp duruyor diyorlar, bense daha üşüyorum. Sıcak falan basmıyor."

Kadın hızlı hızlı konuşuyordu. Odaya ilk girdiğinde, "sizin odadan bazen sigara kokusu geliyor" diye söze başlamıştı. Gerildiğimi belli etmeden sakince dinlemeye çalıştım . Bunun devamının hoş gelmeyeceğine şartlanmıştım. "ben böyle sigara ve kahve muhabbetini burda o kadar özledim ki. Bizim odada kimse sigara içmiyor. Herkes kendi aleminde.Ben arasıra buraya gelsem kahve içsek beraber?" Gülümsedim. Devam etti."oda da bir kız var şu yenilerden, neydi adı, Berrin, ona sordum böyle kahve yanında sigara muhabbeti yapabileceğim kim var diye, biliyorsunuz burda erkek populasyonu yüksek, diye cevap verdi." Muhabbet gittikçe daha eğlenceli hale geliyordu. "Bende düşünmeye başladım, populasyon, tam populasyon da diyemiyor, değişik telaffuz ediyor, nedir populasyon diye düşünmeye başladım işte bende, nedir?" Sustu ve ciddi olarak cevap bekledi benden. "ingilizce population, nüfus demek galiba" diye fikir yürüttüm.  Kahve ve sigara muhabbeti adresi olarak algılanmam eğlendirmişti beni daha çok, bu kadar asosyal bir hayat yürütüp, odasından dışarı çıkmayan biri olarak. Ev ve iş arasında gidip gelirken, iş yerindeki hiç kimseyle doğru düzgün  konuşmazken neredeyse, nasıl oluyordu bu.