2 Mayıs 2018 Çarşamba

       Eltisi gelecek diye evi düzeltmeye çalışırken, annem, poşetlerde 2 yıldır duran bir çerçeveyi çıkarıp duvara monte raftaki kitaplara yaslamıştı. Bu kızımın anaokulunda çekilen bir fotoğrafıydı, mezun olacakmış gibi kep ve cüppe giydirilmiş, eflatunlar içinde gülümsüyordu. Altı yaşında, kendisinden ne beklenildiği öğretilmeye başlanmıştı. Olması gereken şeydi bu, mezun. Ben de gururlu bir anne olarak fotoğrafa ara ara bakmalıydım. Oysa, fotoğraf çoktan, evin  geçmişte kalmış silik hatıralar kısmına depo edilmişti bile. Demek ki bir şey hissettirmemişti ebeveynine. Ya da çocuğa, kendine en azından iyi bir kep töreni sağlayacak bir okula gitmek hedefi olmadığına göre. Belki de hem anne hem kız olarak biz bu zamanların küme dışı elemanlarıydık.
    Yine de sigarayı bırakalı 5 gün olmasından mütevellit, içimde derin bir acıyla koltuğa oturmuş suratımı asarken, annemin benim için ne kadar üzüldüğünü gördüm yüzünden. "iyi misin kızım" dedi yumuşacık sesiyle. "değilim anne. bir daha hayatım boyunca hiç mutlu olamayacağımı hissediyorum. ve uzun bir süre daha böyle hissedeceğimi biliyorum. ama geçecek." Bu açık cevap onu o kadar sarstı ki, bir süre ne diyeceğini bilemeden kaldı yüzüme bakarak.