22 Mayıs 2015 Cuma

Uzun zamandır olmadığım kadar yorgundum. Bu şehre geleli son bir hafta kadar çalışmamıştım. Akşamın mesai sonrası bir saatinde, alışverişi de yapıp arabayı park ettim. Poşetleri  ön koltuktan alırken bina girişinde duran  birini fark ettim. Muhtemel bir komşu, yüzü tanıdık. Komşuya her zamanki alışkanlığımla, benimle muhatap olmadan asansöre binebileceği kadar bir zaman tanıdıktan sonra ilerledim. Kapı henüz kapanmamıştı, son anda tuttum. "Aslında sizi bekledim." dedi muhtemel komşu. "yakaladım" dedim gülümseyerek. Komşu "nasılsınız" dedi. Birden aylardır, etrafımda gördüğüm, genel sosyal gerekler itibariyle selamlaşıp hal hatır sormam gereken insanlara ne kadar soğuk, mesafeli, huysuz durduğumu fark ettim. "teşekkür ederim, iyiyim, siz nasılsınız" dedim. Komşuda aynı nezaket söylemleriyle cevap verdi. Asansörden inerken de iyi akşamlar dedik hatta. Sadece çok yorgun olduğum için biran, içinde bulunduğum haleti ruhiyeden çıkıp normale dönmemin ne kadar kaygı verici olduğunu hissettim. Oysa hayatımın bundan 9 yıl önceki "başka bir şehirde yaşam kuruyorum" macerasında, insanoğlunun yaratılışı itibariyle sadece sokakta görüp selamlaştığı insanlara bile ihtiyaç duyacak kadar sosyal bir varlık olduğunu deneyimlemiştim. Kendi kendime daha sosyal olmaya çalışmak üzere söz verdim. Tabii ki tutamayacağımı bilerek.

9 Mayıs 2015 Cumartesi