19 Mart 2014 Çarşamba

  Sevgili telve,
Yazmak uzundur beni huzursuz eden bir eyleme dönüştü. Yazılması gerekenler, okunması gerekenler, bir gereklilikler ve yetişitirememekler arasında çırpınıp duruyorum. Zaman başdöndürücü bir hızla gelip geçerken hemde. Dün, tanıştığımız günden beri kendini  küçük erkek kardeşim olduğu zannına kaptıran arkadaşım, yıllar önce yoldan geçerken arkasından baktığımız ve böyle bir arabanın sürücüsü olabilir miyiz ki diye kendi kendimize mırıldandığımız  bir araba ile geldi. "İki hayalim vardı" dedi. "Biri bu arabaya binmek. İkincisi bir kavanoz dolusu jelibom şekerim olması ve her istediğimde kavanoza elimi daldırabilmek. İkisini de gerçekleştirdim."  Hayal ettiği hiçbirşeyi gerçekleştiremeyen biri olarak şaşkınlıkla dinledim. Sonra neyin hayalini kurduğumu düşündüm. Vnf'nin bir cümlesini, "ataletin tanımına dönüşmek". Elimde kalan? dakikaları gözleyerek koşturmak.

4 Mart 2014 Salı

"Öfkeden delirmek üzereyim ikile" sevgi sözcükleriyle kızıma çemkirmişken, kızım son iki saati hiç kımıldamadan sandalyemde aynı pozisyonda geçirmiş olmamdan bahisle geldi ve şöyle dedi. "Bana gergin olduğumda odama girip beş dakika düşünmemi söylüyorsun. Ve hiç işe yaramıyor. Hala gergin oluyorum. Bence sende ne kadar düşünürsen gerginliğin geçmeyecek. Konuşmaya ne dersin."
 O kadar haklıydı ki. Sadece 11 yaşında ettiği bu kocaman doğru lafa karşılık ben, huysuz anne, gülümsedim, ve kem küm ettim. "Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime/Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime" Gel gör ki bunları anlatamayacağım kadar küçüksün sevdiceğim.

2 Mart 2014 Pazar

  İşte yine gereksiz telaşelerle dolu bir pazar daha. Fırsatını bulduğum yirmi dakika, birşeyler yazmak, kahve içmek, durmak, ve yağmurun ne zaman yağacağını düşünmek için. Muhabbet kuşu, başını 180 derece çevirip kanatları arasına gömüyor ve şarkısını söylüyor. Sandalyenin üstünden. Gözlerimi camın dışındaki tepeye çeviriyorum, gri binalar, devasa bir vinç, büyük beton blokları yerleştirmek üzere uzun bir süredir kurulu. Geceleri üç büyük ışıkla inşaatı aydınlatıyor. İnşaat yükseliyor, sürekli daha yükseğe. Bitmeyen inşaat. Hepimizi eksik bırakan yağmur. Bir gün başka bir şehre taşınırsam, pazar günü hiçbirşey yapmama günü ilan edeceğim.
  Sonra arkadaşım şöyle bir cümle kurdu, "senin için iyi olan.." Durdum, ve ben seni ararım yine deyip kapattım telefonu. Son günlerde sıkça duyduğum cümle başlangıcı. Herkesin benim için iyi olanın ne olduğuna dair fikri var, bir benim  yok. İçinde olduğum bu karar sürecinde, yanımda yöremde kim varsa bana gitmemin iyi olacağını, kalmanın ödeyeceğim  bedele değmeyeceğini, hayır aslında bedele değmemek değil, başaramayacağımı ima etmelerinden yoruldum. Benim için iyi olan. Bazen kestirilmesi ne kadar zor olan.