29 Eylül 2010 Çarşamba

Uyumam gerektiğini biliyorum. Önce sakince evin içinde dolandım bir süre. Eğer uyuyamazsam, yarın bugünden kötü geçecek. Eminim. Süt iyi gelir, bunuda biliyorum. Ama ılık olmalı. Ve tabiiki bu kadar sigara içmemek de işe yarayabilir. Acıyan gözlerle salondan yatak odasına onbeş adım yürüyorum. Geri dönüş yirmi adım, salonda televizyonun yanına kadar gittiğim için. Açık tv kanalları arasında nahoş bir gezinti. bir belgesel kanalı ve hiç durmadan dizi yayınlayan bir başka favori kanalımda da umut yok. Pek beceriksiz bir csı versiyonu, kalın kaşlı bir kadın, kaşlarını kaldırıp çattıkça çok derin fikirlere mazhar olduğu sanılgısını yaratmaya çalışan. Berbat bir yüz aslında. Belki de çekicidir. Bilinmez. Yürümeye devam ettim. 8 adım. banyonun karşısı. Her iyi çalışan gibi makyajımı temizlemeliyim. Oysa ellerimle gözlerime bastıra bastıra ovuşturarak sabah sürdüğüm ve her nasılsa hala kalabilen siyah rimelimi, baskının şiddetiyle akacak gözyaşlarımla yüzümün her tarafına bulaştırararak yaymayı tercih ederim. Daha kolay bir temizleme. Yaymak temizlemekmidir? Aslında gerçekten çok kötü geçen bir gün değildi. Yorgunluk ve sabahın köründe yarım kalmış bir rüyadan saatin sevimsiz alarmıyla çekilip alınma hai ile uyanmştım. Bana beş saatten uzun gelen ama aslında iki saati zor bulan bir süre minicik bir taburede oturup zor zamanları olduğunu hissettiğim iki arkadaşıma gereksiz şebeklik yapma çabaları içinde çay ve sigara içmek. Bu caddenin bende anıları ne kadar farklıydı oysa. Bu oturduğumuz yer minicikti, daha o zamanlar bu genişçe camekanlı yer eklenmemişti, ve biz orada hiç oturmamıştık, oturan kitleye anlamsız, küçümser bir bakış atarak daha ilerilere açılırdık. Hepçek. Heptek. Hoptek. Başım dönüyordu birde tabii. Birde alnımın tamda sol kaşımın üstüne gelen tarafını yeniden çarpmıştım, bundan onbeş gün kadar önce çarptığım gibi. Neden ısrarla aynı yeri "yanlışlıkla" vurduğuma bilinçaltı bir açıklama getiremeyerek ama en azından daha hafif bir darbe oluşu ile teselli etmeye çalışarak kendimi volta atmaya devam ettim. Bir evin odalarının adımla ölçülebilmesi çok eğlenceli birşey. Birde insanın gözleri kapanırken yazabilmesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder