26 Eylül 2010 Pazar

E ne olsun birde baktım ki onun cümleleri, benim klavyemden dökülüvermiş, ekranın beyazlığında simsiyah harflerle hemde, nasıl oluyor, nasıl uyuzlandım kendime, öfke duydum, ayağa kalkıp birkaç tur attım odada, salonda yatan sessiz misafirimin uykusunu bölmeme namına odadan çıkamadım, huysuzlandım, yürüdüm geri döndüm masama doğru beş adım. Yeniden beş adım. Kızım yarı uykulu elinde yastığı kapıyı araladı, yüzüme bir baktı kaçamak, tepki veremeyecek kadar huzursuz halimden yararlanıp yatağa yerleşti, yorganın içinde kayboluverdi aniden. Sırtımın ağrısı coşmuş, gözlerim 3 numaradan beşbuçuğa zıplamıştı kurumaktan, limbal yetersizliğin doruk anları. Kapat gözlerini. Uyusam da bir saat sonra yeniden uyanmalıyım. Yapmalıyım. Etmeliyim.

Gece boyunca o minik masanın iki ucundaydık. Sessizce dinledim onu. O yolda gitmeyi sevdim. Tekrar gitmek istedim. Çok tenha ama. Korkak yanım ile Gitme yanlısı yanım savaş edecek. Tembelliğim ve kıpırtısızlık isteğim kazanacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder