27 Eylül 2012 Perşembe

Sol yanımdan üzerime üzerime gelen cip azması araç iyice sağa kırıp, birde kulağımın dibinde kornaya basınca, oturduğum koltukta irkilip öfkeyle baktım sürücüye. Sürücü de bana on numaralı bakışıyla baktı. Mesai tam bitmemiş, kızın okuluna yetişebilmek için erken çıkmış, gün boyu, bir o işten bir bu işe  yetişmeyeceği kesin olan birşeyler için didinip durmuştum, yorgundum, trafikte takılmadan zamanında okulun önünde olabilmek için cambazlıklar ediyordum, sonra kızı alıp doktora yarım saat içinde yetişmeliydik. Yani hep koşmalı hep yetişmeliydik, ve bu cip azması, yolumu kesip, beni bir araç geri bıraktığı gibi bir de bir hoş bir hoş bakabiliyordu. Bu beni etkileyecek olması muhtemel birşey miydi?  Akıl, fikir, izan. Yoksa arabamın camlarını kaplayan  inşaat tozu ile kuş çıktısı karışımı bir örtünün altında çok mu kayda değer bir görüntü vardı. Çok yorgundum ve kafamı öncama vurmak istiyordum defalarca, böylesine yeterli bir sarsıntının  beynimde ki uyuşma halini çözebileceğini düşünüyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder