4 Eylül 2012 Salı

"O benim için beyaz atlı prensti, anlıyormusun?"
   Hayır. Birşey anlamıyordum. Gözlerimi masa da duran sigara paketine dikmiştim. Onu istiyordum. Başka birşey duyabilecek halde değildim.
Sorusuna yine kendi cevap veriyordu.
"Ah, ne kadar safmışım oysa ki. Ne kadar körmüşüm. Bütün bunlar gerçek sandım."
"Daha ne kadar gerçek olabilir ki? Bak evlendin, barklandın, mutlu bir yuvan oldu işte, üstelik yaşadığı vicdan azabıyla her dediğini yapacak gibi görünüyor madem? Akıl başka ne istesin ki?"
"Akıl?" dedi yüzüme bakarak. 
"Benim aklım, yüreğim, ve hatta tüm bedenim, her hücrem, şu masada duran sigara paketinden bir tane alıp içmek istiyor. Senin böyle bir cümlen var mı? Yok, beyaz atlı prensim gitti deyip duruyorsun, Akıldan devam edeceksin o zaman.."
Anlamsız anlamsız baktı uzunca. Sonra başını iki yana salladı, "eğleniyorsun sen benimle" diye mırıldandı sadece. "Hem ne oldu sana ne bu böyle birden sigarayı bırakmaya çalışmalar?" Bu kendisi dışına çıkabildiği tek andı.
"Aldattı beni adi sigara. Cezalandırıyorum hem kendimi hem onu."
Bu sefer bana gerçekten kızmıştı sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder