5 Aralık 2010 Pazar

Bu pazar nihayet kış gelmiş gibi. Eve iş getirdiğim çok nadir pazarlardan, salondaki kırmızı kanepemde kağıtlar, raporlar, pc açık, bir sürü word dosyası üstüste açılmış halde, bu yeni halime uyum sağlamaya çalışıyorum. Neyseki kış geldi, Bir an sonbaharda ilkbahara hızlı bir geçiş yapacak diye korkmadım değil. İnsan iliklerine kadar donduğunu hissetmeden yeni bir yıla girerse, yıl murdar olmazmı? Caiz değil, böylesi bir yıl başlangıcı. Onun yerine şöyle güzelce bir üşüyüp kalın paltolarla, atkılar ve şapkalarla titreyerek yürümeli sokakta. Üşümek insana yaşadığını hissettirir, varolduğunu, hala hissedebildiğini. Her zamanki manzara pencerenin ötesinde, az ağaç, çok katlı bir sürü bina. Bir kaç kelime yazıp duruyorum. Kışın güzelliği üzerine kızıma uzun bir söylev çekiyorum. Anlıyormu, yoksa annem işte deyip omuzmu silkiyor içinden çok belli değil. Yada her daim olduğu gibi benim anladığımdan çok daha fazlasını anladığı için mi yüzüme böyle bakıyor. Sonra gülümsüyor ve annesinin bu alışkın olmadığı iş kadını hallerini kendi içinde anlamlandıramadığından olacak etrafta yayılı kağıtlara resim çizmeye başlıyor. Tam çığlıklar atacakken susuyorum. Anın dinginliğine bırakıyorum kendimi. Pazar günü nede olsa. Raporlara resim çizmenin serbest olabileceği tek gün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder