12 Ekim 2010 Salı

3.

Mutfakta böyle oturmak iyidir. Elde yıkanması gereken tencere-tava yıkanmış, tel bulaşıklıkta yerini almıştır. Bulaşık makinesi bir fasıl doldurulmuş, çalıştırılmış, programı bitip durduğunda kapağı havalanması için az açılmıştır. Sığmayan üç beş bardakla tabak, tezgahın bulaşık makinesine yakın olan ucunda yerleştirilmeyi beklemektedir. Ocağın üstünde çorba dolu tencere ile altı yeni kapatılmış çaydanlık yanyanadır. Öğle yemeği ile kahvaltının kifayetsiz yakınlığı.
Kadın ince belli bardağından çayını yudurmlarken henüz kurumamış bordo ojelerine bakmaktadır. Tırnakları kadınsı, uzun, şekilli olmaktan uzak, dalga dalga ve künttür. İnce tırnak tabakasını çevreleyen deri sürekli dişlenip kanatıldığı için minik yaralarla doludur. Oysa ince parmaklı uzun elleri vardır. Neredeyse güzel denebilecek, neredeyse kadınsı. Ama tırnakları yayvan ve ince bir tabakadır, kadınsılıktan uzaklaştırır bu naif eli. Tırnaklar iyice törpülenip manikürden yeni çıkmış bile olsa daha çok el işçilerindekini andıran küntlüğü ile bağırır, bu ele ait değilim. Bu yüzden kadın bordo ojeler sürer, çok koyu, kesif bir renk. Belkide aynı anda hem ojenin hem asetonun kokusunu sevdiğinden. Sadece evde zaman geçirebileceği anlarda bunu yapar. Evin dışında ise ojesizdir, tırnaklarının ellerine ve genel olarak hayatına verdiği biçimi kabullenmiş.
Kadın bardağına bakarken gücünü tükenmiş hissetmektedir, daha günün mutfak işleri kısmı bile bitmemişken. Neyseki bordo ojeleri kurumuştur, ağır kalın bir örtü gibi tırnaklarını kapatmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder