15 Temmuz 2010 Perşembe

Perşembe 00.18. Bu saat itibariyle maaşım yatmış olmalı. Tam on sekiz dakikadır hemde. Yaşasın otomatik sistem, ben bankacıyken girişleri bilgisayara tek tek yapardık. Çünkü otomatik olarak belli bir saatte yatmasından müdür yardımcısı horoz hanım çok rahatsız olurdu, bu yöntem onu huzursuz ediyormuş, bu veri girişlerini elle yapmak en iyisiymiş. Horoz hanıma koşulsuz sorgusuz itaat gerekirdi. Diğer kızlar da böyle yaparlardı. Ve sonrasında da şöyle derlerdi “bugün maaş girişleri var, çok yoğunuz”. Bu bitmez tükenmez verimsiz çok yoğunluk içinde kıkırdayıp vakit geçirirlerdi, benim yaptığım iş farklıydı, çek tahsilatı. Bankoya uzanan küçük kirli buruşuk kağıt parçasının önüne arkasına bakar, meblağ belli bir miktardan yüksekse horoz hanımın yanına gider, çünkü 2000li yıllarda bankoda oturan bir görevlinin önünde telefon olmayan bir banka idi çalıştığım, meblağı ödeyip ödemeyeceğimizi sorardım. Bu anlar müdür yardımcısı horoz hanım için kritik anlardı. Gıdısını daha bir şişirir, kalın kahverengi gözlük camlarının ardından incecik gözlerini fırlatır, arada sanki daralmış sıkılmış gibi, bazen büyük bir zorluğa güç gerecek gibi derin bir nefes çekerek, bazen sevimsiz bir dudak büküp reddederek beni cevaplardı. Bazende meblağ ona göre çok büyükse ve sanki iyi bir anındaysa, sevimsiz yüzünü çirkinleştiren bir gülümseyiş yayılırdı yüzüne ve cevaplamak için ses çıkarmayı fazla lüks gördüğünden bu sevince yeterli bulduğu bir kafa sallayışla onayladığını belirtirdi. Sonra nedense bir kat yukarda duran fotokopi makinasına gidip kimlik fotokopisi çekerdim. Fotokopi makinasının bulunduğumuz zemin katta olmasına horoz hanım karşı çıkıyordu, nedeni sorgulanamaz ve belirsizdi. Şubede başlayalı 2 ay olunca 47 kiloya düşmüştüm. Birgün müdüryardımcısı horoz hanımı es geçip bodur müdüre hanımın camlı odasına girdim. Sinirimden titriyordum, yaşlı kadın herzamanki tiz çığlığıyla beni kovmak yerine oturttu. Burda çalışamayacağımı, yeteneklerim ve eğitimim doğrultusunda başka alanlarda daha faydalı olabileceğimi söyledim. (Şube çalışanlarından dört yıllık üniversite mezunu ve ingilizce bilen bir tek ben vardım) Tecrübeli yönetici bana bir çay söyledi önce, bu gün ortası çayı düpedüz büyük bir lükstü, çünkü sadece sabahları ve öğle yemeğinden sonra çay servisi yapılırdı. Bunun dışında çay yada başka bir şey içmek yasaktı. Ama bu da tabiiki büyük bir lütuftu çünkü bodur müdüre hanım büyük bir düşüncelilikle bunu şube bütçesinden finanse ediyordu. Bir çalışan başka ne isteyebilirdi ki. Bu yüzden önüme gelen çayı büyük bir iştahla yudumladım. Bana en sevdiği yeni elemanı olduğum, zaten bankacılığın tamda benim oturduğum yerden başlanılıp yükselinebileceği ve işte sanırım tüm çalışan kızların hedeflediği , kendisinin ev faturalarını yatırmak da dahil tüm işleri yaptırdığı müdür yardımcısı horoz hanımın yerine tabiki benim geçeceğimi söyledi.
Yeni evliydim. Evliliğimin ve işe başlayışımın ilk 6 ayı boyunca kocama işten çıkabilmek için yalvardım. 7 ay sonra işten çıktım. 3 yıl sonra boşandım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder