14 Haziran 2010 Pazartesi

Deniz ve Rüzgar

Hayır, aslında kastettiğim şarkının sözü değil. "istanbul akşam yedibuçukta 37 derecedeydi" diyor ses. Neyseki oralarda değilim. Bıkkın bir halde kırmızı kanepemde soluksuz uzanıyor olurdum herhalde, oksijen oranı hava sıcaklığıyla beraber düşerdi, televizyonda hiç eğlenceli olmayan diziler, filmler yada yarışma programları olurdu, oysa burda hafif bir esinti var. Karadenizim. En güzel denizim benim. Kuzeyin serin rüzgarları ile dolduruyor neyseki ilçeyi. Gece ilçe kendi sessizliğinde, sadece karadeniz otoban olmayan devasa yolundan ara ara geçen tırların boğuk gürültüsü. (Karadeniz kıyısını katledenlerden intikamını er yada geç alacak). Sınırın ötesi ile berisi arasında gidip gelme. Ben balkon serinliğinde yazarken, sessiz komşuların garipseme halleri. Neyseki ben her nesil garipsenen bir soyun torunuyum, aldırışsızlık genlerime işlemiş. Çok eski zamanlarda, üniversitede öğrencilik günlerimden kalma minik bir anı, yan komşu balkondan sarkıyor elektriklerin ani kesilmesi insanları balkonlara çekiyor, gecenin bir vakti "okuyormusunuz?" diye sesleniyor, ben gayri ihtiyari suçüstü duygusu ile "yazıyorum" diye mırıldanıyorum. Sessizlik. Ne denilebilir ki. Annem olsa "külliyen yalan" derdi. Ve dedem olsa şöyle derdi "ben sizin aynada gördüğünüzü tuğla da görürüm" ve ben bunun mevlananın mesnevisinde geçen bir cümle olduğunu daha henüz bilmediğimden hayranlıkla dinlerdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder