31 Mart 2010 Çarşamba

Oysa trafik saatinden önce çıkmıştım yola. Oda nedir ki? Trafik saati herkesin kaotik bir ortamda berbat geçen iş gününün sonunda evine dönmeye çalıştığı bu sırada da tüm agresifliğini hem boşalttığı hem yeniden depoladığı zaman dilimi. İş yerinin önündeki daracık sokaktan başlamıştı zaten, öndeki ford transit devasa cüssesine bakmadan üstüme kırıp sağa dönmeye çalışıyordu, arkamdaki taksi ona yol verme diye ciyak ciyak bağırmak babından flaşörlerini yakıp yakıp söndürüyordu ve ben ilerde duran audi 4 e bakıyordum, yavrum audi, benim olmalısın, günü gelecek benim olacaksın! Direksiyonu sağa sola kırıp sonra azıcık gaz ve frenle audinin arkasına yapıştım, taksici ardım sıra, transit kalakaldı burnunu azıcık uzatmış halde. Arabamda oturan iki kıdemli meslektaşım koltuğa gömülmüşlerdi gergin, şehre yeni tayin olmuşlardı, kalabalığa ve hengameye daha tam alışamadan benim arabama binme talihsizliğini yaşıyorlardı, önde oturanın yüzünde hafif bir seyirme başlamıştı. Yol ilerde caddeye çıkıyordu, cadde dönüşüne kadar audinin dibinden ilerledim, tümseklerde hoplayıp çukurlardan kaçmadan, araya başka bir daralmış arabanın bir araç mesafe daha önce gidebilmek için yapabileceği şaklabanlıklara izin vermeden. Siyah audi caddede sağa döndü, ben sola, bir kaç arabanın önünü keserek duruveren araç yığının bir parçası oldum. Bana istemeden de olsa yol vermesinin bedelini aksi yöndeki trafik akışının akmayış haline gelmesiyle kendi yönünü de tıkamakla ödeyen toyota sürücüsü öfkeli kalın kaşlarını kaldırmış elleri huzursuz direksiyonda birşeyler söylemekteydi . Nihayet zımni kabuller doğrultusunda diğer tarafın akışını kesmemem için zorla bana yol veren mercedes'e hafif bir baş selamıyla teşekkür ettikten sonra (birde avucun ayası karşı taraftan görünecek şekilde hafif el kaldırma hareketi vardır 'sağolasın gözüm' der gibi, ama o daha ciddi bir kıyak gerektirirdi.)Belediye otobüsünün arkasına yapıştım. Aksi istikametin açılan yolundada sağ tarafımıza bir dolmuş iyice yanaşıp başucumuzda duruverdi. Kuşatılmış araçlar. Bu anlık hareketsizliği değerlendirmeye çalışan yaya güruhu akın akın arabanın önünden arkasından yanlarından fırlayıp itiş kakış yürümeye çalışırlarken daha kıdemlisi iç çekişle diğerine mırıldandı "Mehmet.. iyiki getirmemişiz arabaları. Kalsınlar boşver."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder