31 Ocak 2014 Cuma

Birşey hatırlamıyorum diye düşündü kadın. Bir zamanlar buradaydı, bu ırmağın kenarında, tam da denize döküldüğü noktada, taşların üstünde ağır, hüzünlü bir konuşma. Yinede hatırlamıyorum. Belki denizin, dalgalı olduğunu ve soğuk bir sonbahar günü olduğunu. Dalgaların sahildeki iri taşlara vuruşu kendini. Kadın oturuyordu. Adamda galiba. Denizin kurşuni rengine bakıp içi üşüyordu, ve korkuyordu gelecekten. En çok bunu hatırlıyordu o ana dair. Belirsizliğin korkusu. Kendini savrulmuş hissediyordu. O an ki halini ve ilerleyen günleri düşününce gülümsedi kendi kendine. Keşke geleceğe dair bir ipucu olsaydı da o kadar mutsuz hissetmeseydi kendini. Kendi yoksunluğuna acıdı. Yinede hatırlamıyordu. Ne adamın kim olduğunu, nede konuşmalarını. Sadece sıradan bir ayrılık sahnesi gibi geliyordu, oysa hayatının devamına bakınca başka birşeyler olması gerektiği fikrine kapılıyordu. Bir daha çok uzun yıllar bu kente dönmemişti. Ve Bu ırmağın küçük kollarından birinin geçtiği vadideki eve de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder