3 Mayıs 2012 Perşembe

Saat gecenin dördüydü ve bir kadının ağlama sesi geliyordu uzaktan. Apartman yaşamının iç burkucu tanıklığı. Çocuk sesi diye kendimi kandırmaya uğraştım bir süre. Hayır, genç bir kadının sesiydi düpedüz. Uykum kaçmıştı,  yatağımdan kalktım, evin içinde dolaşmaya başladım. Ev gece sessizliğine bürünmüştü, dışarda ılık bir sabaha karşı ıssızlığı. Ağlamaya devam ediyordu. Üst kata çıkıp, ağlama, üzülme lütfen demek geliyordu içimden. Bir sigara yaktım ve evin önündeki yokuşun aşağıdaki bomboş yolla buluştuğu kavşağı izlemeye başladım. Dikey mimarinin yaşamımıza kaktırdığı anlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder