18 Şubat 2014 Salı

  Kadın zincirinden boşanmış konuşuyor. Hiç durmadan. İkinci saatin sonunda biraz duraklıyor. Bakıyor ve bu bir nefeslik arada "sen ne zaman boşanmıştın?" diyor. Kendimi  acele bir cevap vermek durumunda hissediyorum, ki yeniden devam edebilsin. "yedi yıl" diyorum kestirmeden. Durmadan devam ediyor. Konuları nasıl birbirine bağlıyor? Ne kadar çok konuşursa o kadar az zarar görecek sanki bu iletişimden. Çalıştığı fabrikayı anlatıyor, bütün birimleri tek tek, ayrıntıyla, sonra işi bırakmasını, hamileliklerini ve en sonunda eşiyle nasıl tanışıp evlendiğini. Üç saatin sonunda popom koltuğa yapışmış, ortadaki sigara paketinden ha gayret içmekten ciğerlerim dolmuş durumdayken birden ayağa kalkıyor, "bende artık kalkayım" diyor. Bense bu çok ilgisiz konuları birbirine nasıl bağladığını hatırlamaya ve anlamaya çalışıyorum. Kim korkmadan bu kadar çok konuşabilir? Hep kendinden bahsedebilir? Bir yarışta gibi. Yarışı kazanmanın rahatlık hissiyle kapıya ilerliyor. Sevimli ve sakin bir evsahibesi  gülümseyişiyle misafirimi uğurluyorum. Biraz yorgun ve şaşkın bir haldeyim aslında. Bu bir iletişim değildi. Monologdu. Anlattı ve dinledim. Modern zaman ilişkileri böyle mi ki ola acep. Ya da ben mi bu kadar asosyalleştim de unuttum gitti. Ve bu toplamda üç saatte kadının hiç durmadan soluklanmadan konuşması ne tür bir kaygıdandır ki. Kimbilir. Akıl ermez zamane iletişimlerine.

3 yorum:

  1. Günümüzde ne yazık ki sağlıklı iletişim yok denecek kadar az. Hele büyük şehirlerde. İnsanlar boşalmak, içlerini rahatlatmak istiyorlar, bunun için de kendilerini dinleyecek birine ihtiyaç duyuyorlar haliyle, ve işte bunun adına da iletişim deniyor.

    Sağlıkla...

    YanıtlaSil
  2. Merhaba sevdiğim feylesofun yeğeni,
    sanırım garipsediğim hal, insanın kendi hakkında bu kadar uzun konuşabilmesi durumu. bu kadın kısmısını anlamak zor vesselam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. :)

      Çocukluğumun kadınlarını hatırlıyorum da... Henüz evlerde suyun olmadığı zamanlarda, kadınların gündelik yaşantısında köy çeşmesinin hatırı sayılır bir yeri vardı. Pencereye oturur ve kadınları izlerdim. Hiç abartmıyorum, iki saati bulan ayaküstü sohbetleri olurdu , ve uzaktan bakınca bile çok lezzetli konuşmalar olduğu hemen anlaşılırdı. Anlardınız ki o kadınlar birbirlerini "dinliyorlar," birbirlerinin söylediği her şeye değer veriyorlar. Sözün kısası: sağlıklı iletişim.

      Sevgiyle...

      Sil