27 Mayıs 2013 Pazartesi

Kendimi çürümüş bir fil gibi hissediyorum demişti. Şimdi, ciğerimin sızıltısı yükselen ateşime karıştıkça, bir yandan sabah reçel kavanozunu düşürdüğüm ayak parmağım acırken yattığım yerde tam da böyle hissediyorum. Birisi kış hastalıklarının iyi, yaz hastalıklarının çekilmez olduğunu söylüyordu, kat kat yorganların altında ateşinin yükselmesinin keyfi ile  başa çıkılamaz bir sıcakta ısı duygusunu yitirmenin anlamsızlığı. Ya da bu ateş içinde herşeyi ben uyduruyorum, gözlerimi halojen lambanın tavana vuran şiddetli ışığına dikip kendimi aydınlığın içinde yitirmeye çalışıyorum. Aslında herşey beynimin bana küçük oyunları. O zaman. Beynimizi keşfedelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder