11 Ekim 2012 Perşembe

    Oturmuş da bir türkü tutturmuş değildim zaten. Kaşlarımı çatmış,huysuzlanma kıvamındaydım daha çok. Geçecek, geçecek, bugünlerde geçecek. Kızım kendisinden 4 yaş küçük komşu oğluna şöyle diyordu, "evet, orda kalacaksın, bir yere ayrılmayacaksın, orda mutlu olduğunu düşün, ne kadar hoş bir koridor olduğunu düşün, kendini iyi hisset, bak böyle de güzel, o zaman sıkılmazsın" 6 yaşındaki çocuğu koridorun küçük bir köşesinden ayrılmamaya ikna etmeye çalışıyordu kendince. Arka odada  komşu ve ben onları dinliyorduk. Çocuk her zamanki hiç tamamlamadığı "ama.. ama.."larıyla kekeliyordu. Fırsatı bulduğunda onu şikayet edecek, hatta yapmadığı şeyleri yaptığını söyleyerek cezalandırılmasını bekleyecekti, "ama" şimdi karşı koyamıyor, birşey söyleyemeden dinliyordu. Çocuk, annesi ile ablasının duruma kayıtsızlığı ile kızımın aklı evvel psikopatlığı arasında sıkışmış gibiydi.

(Kuzucuğum, sana bu ismi verdim,sesli bir harf ile biten, ki rahat rahat bağırabileyim)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder