6 Nisan 2012 Cuma

Adamlar gelecekti. Biliyordum, hazırlanmıştım, her zamanki iş işte, konuşacaktık, söylediklerini yazacaktım, imza atıp gideceklerdi. Ama kalabalık geldiler ve yaşlı olan hiç susmadan konuşmaya başladı. Sustum ve dinledim. Konuştu, anlattı, gerekli ve gereksiz bir sürü ayrıntıyla beynimi doldurdu. Yapmak istediğim tek şey "bir sus ya, sessizlik!" demekken gülümsedim, sabırla başımı sallayıp hatta arada teşvik edici olarak bekledim. Anlamadılar, devam ettiler. Oda arkadaşlarım arada yardıma ihtiyacın varsa müdahale edelim der gibi baktılar. Yine de benim taş çatlatan sabrıma defalarca şahit olduklarndan seslerini çıkarmadılar. Yaşlı adam konu dışına çıkmıştı artık, hiçbiri olmadığım halde başlarda "bacım, ablacım" sonlara doğru "müdürüm" diye hitap ederek arada konuşmaya devam etti. Sonunda tüm söylediklerini yazdıktan sonra ben, kağıdı önüne uzattım ve imzalayacağı yeri gösterdim. Baktı, çizgilerle dolu yüzünde sinsi bir ışık yandı, "imzalamazsam ne olur?" dedi. "Hiç birşey olmaz" dedim. "İmzalasanızda imzalamasanızda." Sessizlik odayı kapladı bir süre. Kendime gelip devam ettim. "aynı işlemi yapacağım".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder