17 Ekim 2011 Pazartesi

Episode I:  Navigasyon cihazı olarak kalp.

Kalp gözünüz açık değilse bu aşk meşk işlerinde hislerinize güvenmek hayli yararsızdır. Üstüne üstelik sizi hayli zor durumlarda bile bırakabilir. Bakınız Semiha'nın içler acısı hali. Her kadın da olduğu gibi Semiha'nın feci şekilde kandırılma ihtimali gerçekleştiğinde koltuğunda oturdu, geriye doğru yaslandı, ve tüm hücrelerine kadar salak hissetti kendini. Öğrenilmiş salaklıklar. Birde sürdürülebilir salaklıklar vardı, kontrolsüz salaklığın, sürdürülebilir olana indirgenmesi.

"Yığın romanda ne arar? Bir vakit geçirme, bir dinlenme, gündelik hayattan uzaklaşma. Okuduğunu kolayca unutur, her kitap yenidir onun için; okuduğu, yaşayışının özünü etkilemez pek."

Kalp gözünüz açık olmasa da, Cemil Meriç var, Kırk Ambar var, ve hayat bunlarla da karşılaşmayı getirecek küçük mucizlere açık.

Semiha 'inkar/suçluluk/kızgınlık/kabullenme' travma sonrası tepkilerini alabildiğine yaşadıktan sonra kitabını eline aldı, ve kendini yığının bir parçası olarak hissederek okumaya devam etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder