16 Ağustos 2014 Cumartesi

    Kadın anlatıyor. Anlatırken gözleri doluyor. Eşinin cep telefonunda yakalamış mesajı. Hüzünlü bir mesajmış. Aldatılmış birçok kadın gibi acımış, kendine, ve kabul etmiş. Şimdi çocuğu 9 aylık. Boşanmayı düşünmüş. Ama bunu çocuğuna yapamayacağını, onu babasından mahrum edemeyeceğine karar vermiş. Zaten mesajın içeriğinden kadının terk edildiğini anlamış. Bitmiş bir ilişkiymiş. Anlıyormuşum değil mi, kadını ihtiyaçları için kullanmış sadece, Onun için bu çok önemliymiş, O bunsuz yapamazmış ve bu süreçte kendisi doğal olarak buna yanıt veremiyormuş. Öyle olurmuş ya.
     Böylece rasyonelleştirilen aldatma sürecinde birde "çocuğu babasından mahrum bırakmama" ulvi kararı da eklenince kadının mutlu evliliği devam ediyor, buna birde evlilik yıldönümünde gidilecek tatil eklenince,gelmiş geçmiş kötü günler.
   İşte hayat böyle hep aynı kısır döngülerle devam ediyor. Ne ilk ne son olacağın hikayelerde ilerliyor. Benden doğru kararı verdiğine dair bir destek cümlesi bekliyor. Ne demeliyim. Kim için? Bütün kadınların makus kaderi için şöyle demeliydim, "affedip kabul ederek, zaten bunun tam da böyle olmasını sağlayanlardan birisin" yada, sadece arkadaşımı sevdiğim üzülmesini istemediğim için, "ya evet aslında tabii yanlış yapmış ama sen çocuğun için en doğrusunu yapmışsın, artık düşünmen gereken şey oğlun" ve hatta biraz da eğlence katmak için "evet ama biliyormusun, aldatmak öğrenilen birşeydir,er yada geç sende onu aldatacaksın". Ya da acı bir dost söylemi, "bir kere affedildi. yine yapacak." Realist de olunabilir. "neden cinselliğe bu kadar önem atfediyorsun ki, abartacak birşey yok." Daha dramatik ama gerçeklikten uzak, "bu hikayenin elle tutulur bir tarafı yok, boşanmanla çocuğun babasından mahrum olmasının ne ilgisi var, çocuk boşanmıyor sen boşanıyorsun." 
Ya da. Boşver, herşey saçma zaten. Sal gitsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder