23 Aralık 2013 Pazartesi

   Kadının sesi telefonda "hastayım" diyor. Bense  sesin bu kadar canlı çıkabilmesine şaşırıyorum yine. Pazar günü bezginliği tüm bedenimi sarmış, kendimi koltuğa bırakmış uyukluyorum. Arada evin rutin sesleri kulağıma herşey normal diyor, çıtırın şakıması, kızımın koşturması, televizyonda bitmek tükenmek bilmeyen politik tartışmalar. Yorgunum. Hiç bitmek bilmeyen bir yorgunluk hissi. 
"Yürüyorum. Bazen dört beş saat"
Gece rüyamda yürüdüğümü görüyorum, karadeniz otobanında, bir ilçeden diğerine, bir yanımda gri karadeniz, diğer yanımda ormanlık dağlar, ıssız yolda saatlerce yürüyorum, sonunda küçük bir bakkal görünüyor, içeriye girip birşeyler alıyorum. İçerdeki küçük kız bana buralara özgü bir içecek veriyor, saklamış, sadece dışardan gelecek biri için, gülümseyip alıyorum, içmeden bir sonraki ilçeye doğru yürüyorum. Dağlar, deniz ve bomboş uzun yolda arada geçen tek tük arabalar. Ne kadar yürüyeceğimi bilmeden. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder