9 Ağustos 2012 Perşembe

  Körler sağırlar birbirini ağırlar. Böyle miydi bu söz? Bilmiyorum. Hem eğlenip, hem ölesiye sıkılıyorum aslında. Aa, siz de mi burdaydınız bilmem ne bey. Ya evet, sizi de ne zamandır göremiyorduk, bilmem ne hanım. Aslında odanıza da uğramıştım ama yoktunuz. Evet bu aralar pek odaya uğrayamıyorum. Gülüşmeler. Sahte, sıkıcı, gerçek dışı yada fazlasıyla gerçek. Ah bu yemek ne kadar da iyi oldu değil mi. Kiminle sohbet etmeye kalksam bir süre sonra geri çekilme ihtiyacı hissediyorum. Ne olmuş ki böyle bana. Güvensiz, mutsuz, sıkıcı birine dönüşmüşüm. Sadece bazı anlarda sanki 10 yıl önceki benmiş gibi davranabiliyorum, sonra hemen kendime gelip sessizleşiyorum. Hep çok sıkılıyorum. Bu kapalı geniş salonda bir yığın tanıdık yüz ve isimleri kayıp insanlar içinde. Sigara içmek içinde salonu boydan boya geçip, balkona gitmek gerekiyor ayrı bir eziyet. Ne zaman gideceğim. Birde gidilecek anı kestirmenin zorluğunun getirdiği ağırlık duygusu. Işınlanma isteği. İcadı neden bu kadar gecikti bilmem ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder